Davayı görmekle yeniden yetkilendirilen Kayseri 5. Ağır ceza Mahkeme heyeti davayı görmekten kaçınarak yargılamadan çekilme kararı almış ve davanın Kayseri 1. Ağır Ceza mahkemesinde görülmesini talep etmişti. Ancak yapılan inceleme ile mahkemenin çekilme talebi reddedilerek çekilme şartlarının bulunmadığından, davaya aynı mahkemece devam edilmesi kararı vermişti.
Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararı da dayanak olarak görülmüş ve SSÇ vekili tarafından reddi hâkim isteğinde bulunulmuştu. Sunulan dilekçede, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından; SSÇ hakkında “adil yargılanma koşulu’nun ortadan kaldırıldığı, SSÇ’nin bu mahkeme tarafından adil yargılanmasının ve tarafsız karar verilmesinin mümkün olamayacağı belirtilmişti. Bu talep de mahkemece ilgili inceleme makamı tarafından o dönemde reddedilmiş idi.
Ne var ki, yeniden yapılan yargılama sonucunda SSÇ vekilinin bu öngörüsü oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşti. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi aynı heyet ile kabul ettiği istinaf kararına aykırı şekilde birleştirdiği davaları, R.K.’nın dosyasını ayırmak suretiyle ve SSÇ hakkında 10 yıl hapis cezası, anne S.B. hakkında beraata hükmetti. Bu kararı ile önce uyduğu üst mahkeme kararını, sonuçta verdiği ayırma kararı ile yok saymış oldu.
Mahkemede görevlendirilen savcılık makamınca daha önce verilen mütalaa beyanları da değiştirilerek “maktulün öldürülmesinde sanıkların suçu haksız tahrik altında işlemedikleri” hususunda yeni değerlendirme yapılmıştı.
Araştırmalarımız sonucunda öğrendiğimiz ve tespit ettiğimiz kadarı ile:
YARGILANLARIN İSİMLERİ KARIȘTI
Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hataları yeni yargılama sürecinde de devam etti. Yeni kararında SSÇ F.B.’ye bir kez daha 10 yıl ceza takdir eden mahkeme gerekçeli kararda anne ve kızının isimlerini karıştırarak hatalı kullandı, yazılan kararı incelemeksizin atılan imzalar ile bu hususun herkesçe görülmesinde sakınca da görmedi.
Sitemizde yayınlanan ve en başından beri tüm haberlerimizde ifade ettiğimiz üzere ilgili mahkeme davanın ehemmiyetini dikkate almaksızın gencecik bir kızın hayatı ile oynadığını düşünmeksizin, giderek bu durumu umursamaksızın yüzeysel bir şekilde incelemiş, dosyada belgelenmiş ve tümüyle gerçeği barındıran bilgi ve belgeler kararı veren heyet tarafından dikkate alınmamış, değerlendirilmemiştir.
Hatırlayalım, ilk andan itibaren davaya konu cinayette sanıkların ne bir parmak izi bulunmuş, ne DNA örneği tespit edilmiş ne de bir boğuşma belirtisi dikkat çekmişti. Hepsinden önemlisi de olayın bir görgü tanığı yoktu. Ancak mahkeme heyeti sadece ama sadece dosyaya giren ve dedikodudan öte olmayan, giderek bir televizyon-Show programının reyting uğruna, ekranda seyirciyi tutmak hesapları ile ortaya attığı iftira ve yalanlarına inanmış, SSÇ hakkında bu sebeple ceza kararı vermişti.
Dosya içerisinde mevcut ve olay yerinde, o tarihte Jandarma tarafından alınan maktul resimlerinden de görüleceği üzere, yoğun bir kan gölü oluştuğu, çevreye sıçrayan kan lekelerinin yoğunluğu dikkat çekerken, suçlanan aileden hiçbirinin üzerinde en küçük bir kan lekesi, vücudunda boğuşma izi, tırnak arasında DNA örneği vs. izine de rastlanmamıştı.
Suçlanan aile tarafından, Jandarma özel ekibi hakkında işkence gördüklerine ilişkin şikâyetçi olunmuştu. Hâkimler heyeti Jandarma tarafından yapılan sorgulama ve ifade alma anının video kayıtlarını getirtmemiş, yapılan şikâyeti inceleme gereği duymamıştı. Daha önceden verdiği kararı bir kez daha vermek suretiyle dosyadan acele olarak el çekme yolunu seçti.
MAHKEME DOSYAYI YANLIȘ İSTİNAF MAHKEMESİNE GÖNDERDİ
Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinden R.K. hakkındaki dosya ayrıldıktan sonra, SSÇ F.B. hakkında ikinci kez aynı ceza hükmü verilmişti. SSÇ vekili haksız verildiğini düşündükleri ceza kararı için bir kez daha istinaf yoluna gitti.
Yasa, daha önce bir üst mahkeme tarafından incelenen dosyanın aynı mahkeme tarafından incelenmesini öngörmektedir. Ancak dava dosyası bir kez daha incelenmek üzere önceki Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderileceği yerde nasıl olduysa (!) uzun bir bekleyişten sonra yanlışlıkla (!) Kayseri Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği fark edilerek, bu hata düzeltilmiştir.
Dosya daha önce ilk defa Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilerek dosya incelediğinden bu dairenin dosyada yetkisi kesinleşmiştir. SSÇ vekili mahkemece yapılan hatayı fark ettikten ve Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesini bilgilendirdikten 3 ay sonra, dosya Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir. Bu hatalar tutuklu yargılanan SSÇ’yi ve tabii dava sürecinin uzaması da adil yargılanma hakkını olumsuz olarak etkilemiştir.
DOSYADA ONAYSIZ BELGELER
Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilen dosya ilgili daire tarafından kabul görmeyerek iade edilmiştir. Dosyayı inceleyen tetkik hâkimi dosyaya eklenen belgelerin asıl belgeler olmadığı, onaysız suret belgeler ile oluşturulduğu, dosyada görsele dayalı fotoğraf vs.’nin bulunmadığını fark ederek usulüne uygun dosya gönderilmesi talebi ile dosyayı ilk derece mahkemesine iade etti.
Dosyada sadece suretlerde eksiklik yoktu; ayrıca delil niteliğindeki ifade tutanaklarında da eksikler vardı. Olaya ilişkin o dönem çekilen resim ve görüntüler ile bazı fotoğraflar da dosyaya eklenmemişti. Dosya önce birlikte görülmek üzere birleştirilmiş, sonrasında tekrardan ayrılmış ve bu arada biran önce karar vermek isteyen heyet tarafından dikkat edilmeyerek bu eksik hali ile üst mahkemeye gönderilmişti.
Sorgulama/ifade belgeleri bulunmayan dosyanın mevcut haliyle İstinaf incelenmesine esas alınamayacağı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesi tarafından karara bağlandı.
Sitemiz başından beri bu dosya sürecini kesintisiz takip etmiş ve pek çok araştırılmayan hususu, pek çok hatayı daha önce okurları ile paylaşmıştı. Bir mahkeme bu usulsüz işlemleri ve hataları neden yapar, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi görülen davanın ağırlığı, yargılanan kişinin bir SSÇ olduğu gerçeğini göz ardı ederek niçin eksik bir dosyayı önce yanlış mahkemeye sonra da yapılan itiraz üzerine ilgili üst mahkemeye uzunca süre beklettikten sonra gönderir? Verilen kaldırma kararına karşı kimden SSÇ’den mi, üst mahkemeden mi bir intikam alınmak istenmiştir? Yoksa mahkeme yaptığı yargılamanın gencecik bir insanın geleceğini etkileyeceğini düşünmeksizin baştan savma bir karar ve incelenmemiş, düzensiz bir dosya içeriği ile dosyayı elinden çıkartma yoluna gitmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin eksiklikler tamamlanarak önüne yeniden gelecek olan dosya üzerinden istinaf incelemesini özenli ve derinden incelemeye alacağı düşüncesindeyiz. Bize göre, Ankara Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararı yok sayan Kayseri 5. Ağır Ceza mahkemesi heyeti davayı içinden çıkılmaz ve anlaşılmaz bir hale getirmek için elinden geleni yapmıştır.
SSÇ F.B., 2 yıl 6 aydır cezaevinde tutulmaktadır, tutukluğa yapılan tüm itirazlar da olumsuz sonuçlanmıştır. Bugün itibarı ile yaptığımız araştırmalarda, dosyanın halen Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinde tutulduğu, Ankara’ya tamamlanmış bir şekilde gönderilme tarihinin de belirli olmadığı öğrenilmiştir. Toplumda bilindiği gibi “Geciken adalet, adalet değildir ” sözüne dikkat çekmek gerekir, SSÇ suçsuz bulunduğunda suçlu birinin cezaevinde kaldığı kadar zaman geçirmiş olacak.
ALMANYA ABLA R.K.’YI VERMİYOR
Türk makamları tarafından Alman makamlarına gönderilen dosyayı inceleyen Alman hâkimler araştırma dosyasında gördükleri ağır usulsüzlükler nedeniyle abla R.K.’yı gönderme talebini reddetti. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görev alan, Cumhuriyet savcılığı mütalaasında cinayeti tetikleyen Almanya’dan gelen telefon görüşmesinin mahkeme tarafından atanan bilirkişi “böyle bir aranma olmamıştır” kesin analizi davanın kilit taşının olmadığı dikkate alınmıştır. Böyle bir arama ve görüşmenin olmadığı, şahitlerce de heyet önünde ifade edilmişse de Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri bunu es geçmişti, Alman heyeti bu delili es geçmeyerek yapılan talebi retle sonuçlandırmıştır.
TÜRK ADALET BAKANLIĜINDAN KOMİK YANIT
Alman makamlarının abla R.K. ile ilgili soruları içerisinde “Türkiye’de hangi cezaevinde tutulacağı” hususunda da bilgi talebi olduğu, Adalet Bakanlığından verilen cevapta ise, “Isparta’da bulunan Yalvaç ilçesindeki Kadın Cezaevi” yanıtı verildiği öğrenilmiştir. Bilindiği gibi, bu cinayet Kayseri’nin Felahiye ilçesinde işlenmişti, R.K. hakkında suçlamalara ilişkin dosya diğer iki sanıktan ayrılmış ve dava Kayseri’de görülmeye devam ediliyordu. Dosyanın “hâkimi, savcısı, avukatı, ayrılan dosya, müşteki avukatı ve müştekiler vs.” tümü Kayseri’de bulunuyor ya da Kayseri ile irtibatlı bulunmaktadır. Isparta’nın Yalvaç ilçesi davanın görüldüğü mahkemeye yaklaşık 500 km. uzakta bir yer. Davada yargılanan ve halen tutukluluğu devam eden SSÇ F.B. Kayseri Bünyan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Kadın Cezaevinde tutulmakta, bu cezaevinde halen kapasite boşluğu da bilinmekte iken; Adalet Bakanlığı’nın bu kadar uzaktaki bir cezaevinin ismini niçin verdiği anlaşılamamıştır.
Bu konuya eğilerek yaptığımız araştırmalarımızda; Yalvaç Kadın Cezaevinin yeni yapıldığı ve geçen sene içinde faaliyete geçirildiğini tespit ettik. Bu cevap, tarafımızca daha önce bu cezaevi hakkında olumlu-olumsuz bir haberin yapılmamış olması Adalet Bakanlığı’nın, Türkiye’deki cezaevi şartlarını gizlemek istemesi şeklinde değerlendirilmiştir. Verilen bu bilgi üzerine; Alman Yargı mercii tarafından 500 km. uzaklıktaki bu cezaevine ilişkin yeni sorular göndermek üzere hazırlandığı öğrenildi.
YENİDEN ARAȘTIRMA NEDEN YAPILMIYOR?
Bu davada eksiklerin ne kadar çok olduğunu önceki haberlerimizde de yazmıştık. Ancak tarafımızca da belirtilen eksiklikler hususunda yeni hiçbir araştırmanın yapılmaması da dikkat çekici olarak değerlendirilmektedir.
Davada yalan ifade veren ve hâkim heyeti önünde “Ben öyle bir şey söylemedim”, “ben öyle bir şey duymadım” ve “bana jandarma öyle dikte etti” diyen şahitler varken mahkemenin bu davaya özel itina ile yaklaşmaması farklı algılanmaya devam etmektedir. Olayın jandarma bölgesi olduğundan emniyet olayı araştırma yoluna gitmemektedir. Olayın araştırılması amacı ile yetkilendirilen (!) Jandarma Özel ekibinin zorla aldığı ifadelerden dolayı yapılmış olan hataları düzeltmek istemediği görünüyor. İl Jandarma komutanı Jandarma Albay Nadir Çelik’e aile tarafından bizzat şahsına hitaben gönderilen detaylı inceleme talebine de sözlü ya da yazılı bir yanıt dahi alınamadığı araştırmalarımız sonucu öğrenilmiştir.
Aile CİMER’e gönderdiği bilgilerle bu olayı çözme umudunu taşıdığını, haklarını sonuna kadar kullanacaklarını beyan etmektedir. Ailenin artık adalete ve bu hâkimlere güveni kalmadığını, bu suçun gerçek faillerinin bulunmasını kendilerinin de istediğini ifade etmektedirler. Yapılan talepte, Sayın Cumhurbaşkanımızdan konusunda uzman Emniyet görevlilerinden oluşturulan özel bir ekibin olayı araştırması için görevlendirilmesini istediklerini belirtmektedirler.
Unutmayalım SSÇ F.B. konuşma fırsatı bulduğu her duruşmada ısrarla “ben suçsuz olarak cezaevindeyim ama babaannemin katili ya da katilleri halen dışarda özgür olarak geziyor, onları bulun” sözleri halen akıllarda. Olay anında daha 16 yaşında olan ve ailesinden çok müteveffa babaannesi ile yaşayan bir kızın böyle bir cinayeti işleyebilme ihtimali ve fiziki kapasitesi dâhilinde olmadığı da ilçe jandarma personeli tarafından defalarca yetkili savcılık makamına iletilen bilgiler içerisindedir.


