1. Haberler
  2. Gündem
  3. KESİK BAŞ DAVASI ARAPSAÇI

KESİK BAŞ DAVASI ARAPSAÇI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2012 senesinde Penbe Boraze cinayeti davasında sürpriz bir kararla Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyayı tefrik etmesi şaşırttı. Daha önce Ankara İstinaf Mahkemesinin ilk derece mahkeme kararını “olayda adı geçen tüm sanıkların birlikte yargılanması gerektiği” gerekçesi ile dosyaya tüm sanıklar dahil edilerek ve tamamı bölünmeden bakılmasına dair karar verilerek ilk derece mahkeme kararı kaldırılmış, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi de bu ilama uyarak birleştirme kararı verdiği dosyadan ayırma kararı ile hem üst mahkeme ve hem de kendisi ile çelişerek aykırı bir karara imza atmış oldu. 13 Ocak 2020 tarihinde görülen celsede mahkeme heyetinin dosyadan bir kısım sanıkları ayırarak, SSÇ F.B. ve anne S.B.’nin duruşmasını 20 Ocak 2020’ye erteledi ve dosyadan ayrılan abla F.K.’nın duruşmasını 13 Mayıs 2020’ye bıraktı. 

MÜTALAADA SAVCI OLAYI ÇOK FARKLI GÖRÜYOR
Bu arada dosyaya bakan savcının da değişmiş olduğu gözlemlenirken, davaya bakmakla görevlendirilen yeni savcının dosya hakkında verdiği mütalaada büyük farkların yer alması göze çarptı. Zorla ve işkenceyle teyze Safiye S.’den alınan ifadeden bahsedilmezken, teyze suçu ihbar eden olarak gösterildi. Bilindiği gibi teyze Safiye S. sabahın erken saatlerinde evinden alınarak kelepçeli olarak gözaltına alınmış ve 3 gün boyunca çeşitli baskılar sonucu kendisine zorla ve baskı ile dikte edilen ifadenin altına imza attırılmıştı, savcılık makamının bu durumu gözden kaçırdığı dikkat çekmiştir. Savcılık makamının dosyadaki bu vahim durumu gözden kaçırması çok ilginç, teyze Safiye S. aynı gün savcılığa şikâyet dilekçesi sunduğunu yine kendisi ile yapılan görüşmede buradan da beyanlarında iletmiş idi. Bu husus özellikle SSÇ avukatı tarafından da dosyaya bildirilmişti. Savcılık makamının bu hususa mütalaada yer vermemesi kafaları karıştırdı. Savcılığa göre ihbar edense daha sonra neden şikâyette bulunsun? Burada ister istemez farklı durumların varlığı düşünülmektedir, teyze hem savcılığa aleyhte ifade verecek ve hem de ifadesini alan kolluğa karşı suç duyurusunda bulunacak. Bu husus dikkate değer algısal bir süreç mi oluşturulmaya çalışılıyor?
Sitemiz davayı düzenli olarak takip etmektedir. Daha önce dosyaya sunulan mütalaada abla R.K.’e gelen bir telefonun suçu işlemeye yönlendirdiğini yazan savcı, yeni mütalaasında telefonun SSÇ F.B.’ ye geldiğini iddia ederek yeni bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş oldu. Bugüne kadar dosyaya bakan savcılar dosya bilgilerini incelemeden mi mütalaada bulunmuştur, yoksa daha önceki savcılar mı incelememiştir? 
Davayı takip sürecimizde dosyaya alınan raporda savcının mütalaasında yer alan telefon görüşmesinin bilirkişi tarafından teknik sunularla yalanlandığı araştırmalar sonucunda tespit edildi. Tüm telefon kayıtlarını inceleyen bilirkişi böyle bir aramanın yer almadığını raporunda da belirtmişti. Halen hem R.K. ve hem de SSÇ F.B.’nin böyle bir görüşme yaptığı yönündeki ısrarla, savcılık makamınca kanıt olmaksızın mütalaada yer verilmiştir.
ANNE S.B. AYNI ANDA İKİ YERDE
Mütalaadaki çelişkiler bunlarla da bitmiyor. Abla, anne ve SSÇ isimleri çok yerde karıştırılırken, ilk mütalaada görgü tutanağı da yokken, yeni mütalaada görgü tutanakları var denilmiştir, bu görgü tutanağı kimlerin ifadeleri doğrultusunda hazırlanmış, kimler tarafından bu tutanaklar düzenlenmiş, görgü şahitlerinin isimleri açıklanmadığı gibi düzenleyen birime ilişkin bilgi vermeye de gerek duyulmamıştır. Sanık Anne S.B.’nin aynı anda iki yerde bulunduğu iddia edilen mütalaada olaydaki rolü de açıklanmıyor.  Dosyaya cezaevinde bulunan enişte Bekir K. tarafından mahkeme başkanına hitaben yazdığı mektupta gördüğü rüyasını anlatırken cinayetin nasıl işlendiğine ilişkin açıklamaları dışında bu hususta belge bulunmamasına karşın savcılık makamı bu rüyayı ciddiye alarak mütalaaya dâhil etmiş görünüyor. Bugüne kadar mahkeme ve savcılık makamı tarafından; olayı rüyasında gördüğü iddiası ile mahkemeye mektup yazan Bekir K. ile ilk verdiği ifadede eşinin evde olduğunu söyleyen ancak daha sonra pişman olduğunu dile getirerek olay günü ve saatinde eşim evde değildi diyen eşi Sevda K. hakkında ek araştırma yapılarak olayın aydınlatılması yoluna gidilmemiştir. Davayı başından beri takip eden haber sitemiz, hem savcılık makamının ve hem de mahkemenin bu hususta araştırma yaparak bu karanlık kalan noktayı da aydınlatmasını tüm okuyucuları ile beklemektedir.
OLAYA DAİR ŞÜPHELİLER ÜZERİNDE İZ YOK
Olay yerini hatırlarsak balkonda çeşitli yerlerde kan lekeleri mevcut, buna rağmen sanıların hiçbirinin üzerinde kan lekesi ve olay anında can havli ile meydana gelmiş olması kesin olan boğuşma izlerinden de bir delil bulamayan jandarma ekibi bu soruyla birlikte sanıkların tırnakları arasında DNA örneği de tespit edilememesi hususunda bugüne kadar hiçbir cevap bulamamıştır. Bu hususta bir bulgunun dosyaya en hızlı şekilde sunulacağını düşünüyoruz.
Buna karşın DNA’sı olay yerinde bulunan Süleyman S.’nin üzerine de varılmazken daha sonra ifadeleri alınan kişilerin ve Müge Anlı televizyon programındaki dedikoduların bu davanın bel kemiği olarak kullanılmakta olduğu görünmektedir. Mahkemede çoğu tanıkların ifadesinin değiştirdiğini fark eden mahkeme heyetinin 20 Ocak Pazartesi günü vereceği karar herkesçe merak konusu.

KESİK BAŞ DAVASI ARAPSAÇI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir